Kur riski işe yeni
başlayıp başlamadığı çok önemli değil, genelde
analistçinin korkulu rüyasıdır. Çoğu zaman analistçi için paniğe sebep verir. Bu
risk nasıl ölçülmelidir ? Ülkemizde sadece yabancı para varlık ve yabancı yara
yükümlülük durumuna bakıp, kur riski olup olmadığına karar verebilir miyiz ?
Peki biz riskin düzeyini nasıl ölçeceğiz ? Birde gelir tablosunda kambiyo
karı/zararı hesabı var, finansman giderlerinin içerisinde de kur farkı var.
Eyvah Firma kurdan çok zarar yazmış, bir saniye kurdan bu kadar zarar
yazılırken dönem karı nasıl artıyor? Yok bu kadar kur zararı varken, kesin kur
riski vardır, olmasa bile vardır !, olmasa da kimseyi inandıramam. Bir saniye
finansman gideri içindeki kur farkları uzun vadeli kredilerden kaynaklanmış,
peki bu analizimi etkiler mi ?
İlgili yazı da bir Firma’da kur riski olup olmadığı konusuna değinmek yerine esas anlamda bence önemli olan kur riskinin düzeyinin ölçülmesi konusuna değinmek istiyorum.
Çünkü ülkemizde kurlarda sürekli bir hareket olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Çok sayıda girdinin aslen ithalatla karşılandığı da göz önüne alındığında kurlardaki hareketlerin her zaman doğrudan yada dolaylı olarak maliyetler üzerinden mevcut döviz pozisyonuna bakmaksızın Firma’ların karlılık göstergelerine etki ettiği görülmektedir.İlgili konunun uzun ve
detaylı incelenmesi gerektiği için, yazıyı 3’e böldüm. Bu yazıda ihracatçı
üzerinden kur riskinin ölçümüne değineceğim. Yani satışlarının büyük bölümünü
hatta tamamına yakınını yabancı para cinsinden yapan bir şirket örneğinde
göstermeye çalışacağım. Diğer yazılarda ise dövize endeksli satış yapan
(yurtiçi piyasada fiyatın TL üzerinden belirlendiği ve vade sonunda kur farkı
faturası kesildiği durum) ve uzun vadeli YP kredi kullanımlarında kur
zararı/karının analizi konularına değinmeyi planlıyorum.
Öncelikli olarak
aşağıda basit şekilde hazırlanmış özet bilanço ve gelir tablosunu inceleyelim.
31.12.2019 Bilanço (TL) |
|||||
Hazır Değerler |
200.000 |
4% |
K.V. Banka Kredileri |
1.500.000 |
28% |
Alıcılar |
100.000 |
2% |
Satıcılar/Diğer Borçlar |
500.000 |
19% |
Stoklar |
3.000.000 |
38% |
UVYK |
0 |
0% |
Duran Varlıklar |
3.000.000 |
57% |
Özkaynaklar |
3.500.000 |
53% |
Aktif Toplam |
6.300.000 |
|
Pasif Toplam |
6.300.000 |
|
|
|
||||
Gelir Tablosu |
31.12.2018 |
% |
Gelir Tablosu |
31.12.2019 |
% |
Yurtiçi Satışlar |
50.000 |
0% |
Yurtiçi Satışlar |
40.000 |
0% |
Yurtdışı Satışlar |
15.450.000 |
99% |
Yurtdışı Satışlar |
19.460.000 |
99% |
Net Satışlar |
15.500.000 |
|
Net Satışlar |
19.500.000 |
|
Satılan Mamul Mal. |
-12.400.000 |
80% |
Satılan Mamul Mal. |
-13.650.000 |
70% |
Kur Farkı Kar/Zarar |
-300.000 |
2% |
Kur Farkı Kar/Zarar |
-1.000.000 |
5% |
Net Kar |
2.800.000 |
18% |
Net Kar |
4.850.000 |
25% |
Yukarıda örnekteki
Firma’nın satışlarının tamamına yakınını yurtdışına peşin olarak
gerçekleştirdiğini, ham madde finansmanında dış kaynak olarak YP krediler
kullandığını, yurtiçinden hiç alacağı olmadığı,
satıcı kredilerinin tamamına yakının yine YP borçlardan oluştuğu, stoklu
çalışmayı tercih ettiğini varsayalım;
Firma’nın vergi beyannamesine
baktığımızda döviz pozisyonu tablosu aşağıdaki gibi olacaktır;
(USD) |
TL Karşılığı |
(USD) |
TL Karşılığı |
Hazır Değerler |
200.000 |
Banka Kredileri |
1.500.000 |
Alıcılar |
100.000 |
Ticari Borçlar |
500.000 |
Toplam Döviz Varlığı |
300.000 |
Toplam Döviz Borçları |
2.000.000 |
Net Yabancı Para Poz. Karş. |
-1.700.000 |
|
|
Beyannamelerdeki döviz
pozisyonu tablolarında stokların eklenmediğini görürüz. Nitekim muhabesel
olarak stoklar kur hareketleri nedeniyle değerlenmez, yani bir kambiyo
kar/zararı oluşturmaz. Örnekte olduğu gibi döviz pozisyonu açığımızın TL
karşılığı 2.200.000 TL’dir. Peki 2019 yılı ihracatı 19,4 Milyon TL olan ve
yabancı para borcu 31.12.2019 tarihindeki borcu 2.500.000 TL karşılığına
tekabül eden Firma’nın gerçekten kur riskidüzeyi ne durumda ?
Gelir tablosunda
görülen diğer bir nokta kur farkı zararının 300.000 TL’den 1.000.000 TL’ye
ulaştığıdır. USD kurunda yukarı yönlü önemli dalgalanmalar olduğunu, 2019/Ocak
– 2019/Aralık ayları içerisinde TL/USD paritesinin 6,8’den 8’e yükseldiğini,
kur zararlarının ilgili artış sonucu meydana geldiği diğer varsayımımız olsun. Bir
önceki yılda 3.000.000 TL stok tuttuğunu varsayarak yukarıdaki tablodan
hareketle Firma’nın stok tutma süresinin 79 gün olduğu, yani yaklaşık 2,5 aylık
ihtiyacı kadar stok bulundurduğunu varsayalım.
Bu durumdaki Firma’da
bünyedeki stok fiyatları ortalama 2,5 ay öncesinin gerisinde gelmektedir.
Satışlarının tamamı yurtdışına olduğu için birim fiyatı USD belirlenecek ve 1
birim satışın TL fiyatı doğal olarak artacaktır. Bununla beraber maliyet tutarı
sabit kalacak ve otomatikman kar marjı yükselecektir. Nitekim 2019 yılı
bilançosunda bu durumun etkileri görülmüş ve maliyet düzeyi %80’den %70
seviyesine gerilemiştir (diğer faktörlerin sabit olduğunu kabul edelim).
Hammadde alımları kısmen YP banka ve satıcı kredileri ile finanse edilse de kur
artışlarından etkilenilen zarar tutarı 1.000.000 TL’dir. Kur artışları
yaşanmasaydı ve maliyet düzeyi 2018 yılındaki gibi olsaydı 15.568.000 TL
maliyet oluşacaktı. Kısaca kur artışlarının maliyetler üzerindeki azaltıcı etkisi
1.918.000 TL’dir. Kambiyo zararı olan 1.000.000 TL’yi çıkardığımızda 918.000 TL
olarak Firma’nın kurlardaki artıştan kazançlı olduğu anlaşılmaktadır.
Peki vergi
beyannamesinde yabancı para pozisyonu tablosunda açık pozisyon meydana gelmiştipeki
bu açık pozisyonun etkileri neler ?Eğer
pazarda ve dolayısıyla ciroda büyük bir daralma olmazsa, radikal bir karar
alınıp bir anda yurtdışı satışların yerini yurtiçi almazsa ya da yurtdışına
yapılan satışlar “TL” olarak yapılmaya başlanmazsa açık pozisyon rahatlıkla
kompanse edilebilir düzeydedir. Bu durumun en önemli varsayımı aktifin
ağırlığını oluşturan stokların yine YP cinsinden satılacağı öngörüsüdür.
Peki yukarıdaki örnekte
kur riski olmadığı konusunda bir kanıya varabilir miyiz ? Yukarıdaki durumun
tersinin geliştiğini, kurun 2018’de 8 TL’den 2019 yılında 6,8 TL’ye gerilediği
varsayalım. Firma’nın da aynı şekilde stok ve vade politikasına devam ettiğini
düşünelim. Bu sefer yüksek kurdan alınan stoklar maliyetler üzerinde baskı
oluşturacak, yurtdışına birim fiyatımız YP bazında değişmediği için
maliyetlerin net satışlara oranı yükselecek, kredi değerlemeleri ile beraber
kambiyo karı yazılacak ama yüksek ihtimal maliyetlerin ciroya oranında daha
büyük bir artış olacağı için dönem karlılığı düşecek. Kısaca bu durumdan
örnekteki Firma olumsuz etkilenecekti.
O yüzden ilk örnekteki
yorumumuz genel olarak kur riskinden ülkedeki gelişmeler göz önüne alındığında
Firma’nın karlılık göstergelerinin olumlu etkilendiği olacaktır.
Özetle kur riskinin
ölçümü yapılırken;
·
Firma’nın ihracat yadayurtiçi satışları
içerisinde “yabancı para” satış düzeyi
·
Pazarı ve pazarın sürekliliği
·
Satış vadeleri
·
Stok tutma politikası ve stok tutma
süresi
·
Tüm yabancı para alacakları ve hazır
değerleri
·
Tüm yabancı para borçları
·
Makro ekonomik gelişmeler
göz önünde
bulundurulmalıdır.
Kur riskinin ölçümünü
anlatan 2. Yazıda dövize endeksli satış yapan şirketlerdeki kur riskinin
ölçülmesinden, ilgili riskin mali veriler üzerindeki etkilerinden bahsetmeye
çalışacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder