11 Kasım 2020 Çarşamba

ANALİZCİ İÇİN ALACAK KALİTESİNİN TESPİTİ

Daha önceki yazılarda “Firma’yı ne batırır” konusuna değinmiştik. Cevap aslında tek olup, nakit akışındaki/dengesindeki bozulmaydı. Nakit akışındaki bozulmanın pek çok alt nedeni olduğundan bahsetmiştik. Bu yazıda özellikle bir analizci için bahsi geçen alt nedenlerden belki de en önemlisi olan alacak tahsilatında yaşanabilecek sorunların nasıl tespit edilebeceği incelemeye çalışacağız.

1)  DONUK ALACAKLAR

İncelemeye ilk başlanılacak ve en kolay tespit edilecek araştırma donuk alacaklardır. Bu durum mizanlardaki bakiyelerin karşılaştırılması ile tespit edilir. Eğer mizanlardaki bakiyelerde hareket yoksa ilgili alacaklar varlık niteliğini kaybetmiştir. Peki hangi dönemleri mizanları karşılaştırılabilir ? Genellikle bu şirketlerin satış vadeleri ile yakından bağlantılıdır. Örneğin Aralık ve Mart ayı mizanlarını karşılaştırmak, ortalama vadesi 8 ay olan Firma’da, iki dönem hareketsiz mizan bakiyesi donuk alacağı vermeyebilir. Ayrıca ara dönemde bilanço çıkarma zorunluluğu bulunmadığı göz önüne alındığında, tahsilatı yapılmış ancak muhasebesel olarak kapatılmamış bakiyeler mevcut olabilir. Bu nedenleyıl sonlarındaki kesin mizanları karşılaştırmak bize en doğru sonucu verecektir. Eğer bir donuk bakiyeyi en az 2 yıl hareketsiz gördüysek ilgili alacağın varlık niteliğini kaybettiğinden büyük ölçüde emin olabiliriz. Ancak buradan ara dönem mizanları görmezden gelmeliyiz gibi bir sonuç çıkmamalıdır. Ordaki hareketsiz bakiyeleri başka bir yerden teyit ederek artık donuklaştığı sonucuna varabilmemiz mümkündür.

Donuk alacak incelemesinde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bu duruma en önemli örnek yabancı para alacaklar olup, kur farkları dolayısıyla ilgili bakiyelerde artış/azalış bulunabilir. Örnek olarak 10.000 USD tutarındaki alacak 2018 yılında kur “1 USD = 5 TL” iken 50.000 TL olarak mizanda yer alacaktır. Alacak tahsilatında bir sorun yaşadığımızı ve hiç tahsilat yapamadığımızı varsayalım, ilgili alacak 2019 yıl sonunda “1 USD = 6 TL” iken 60.000 TL olarak meydana gelecektir. Yada tersi bir durumda kurun düştüğü varsayarak 2019 yılında “1 USD=4 TL” iken 40.000 TL olarak mizanda yer alacaktır. Bu durumda alacak donuk olmasına rağmen mizandaki bakiyemiz aynı kalmayacaktır.

Peki kur farkları nedeniyle hareket görüp görmediğini nasıl anlayacağız ? Aslında mizandaki bakiyelere bakıldığında bu durum belirgin olarak karşımıza çıkmaktadır. İlgili bakiyelerde düşük tutarda bir hareket görürüz, kurlardaki hareketi de az/çok biliyorsak bu durumu rahatlıkla tespit edebiliriz.

Bazı şirketlerde donuk alacaklar çeşitli yöntemlerle eritilmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemlerden biri dışarıdan fon girişi sağlanması ve muhasebe tarafından ilgili fon girişinin sanki tahsilat gibi gösterilerek donuk bakiyenin eritilmesinin sağlanmasıdır.Genellikle bu durumu yüzdesel olarak yansıtırlar. Örnek olarak aşağıdaki tabloyu inceleyelim;

Alıcılar

Kümülatif Borç Bakiye

Kümülatif Alacak Bakiye

Bakiye

Azalış Oranı

X Şirketi

10.000,00

1.000,00

9.000,00

10%

Y Şirketi

20.000,00

2.000,00

18.000,00

10%

Z Şirketi

30.000,00

3.000,00

27.000,00

10%

F Şirketi

12.000,00

1.200,00

10.800,00

10%

M Şirketi

15.000,00

1.500,00

13.500,00

10%

N Şirketi

13.000,00

1.300,00

11.700,00

10%

Mizanları ilk karşılaştırdığımızda X şirketi için 10.000 TL olan bakiyenin 9.000 TL’ye gerilediğini görmekteyiz. Düşük tutarda bir tahsilat olmuş gibi duruyor. Ancak bu türde çok fazla kayıt gözümüze çarpıyor. Azalış tutarını kümülatif borç bakiyeye böldüğümüzde tüm bakiyelerdeki azalış oranının %10 olduğunu görüyoruz. Yani Firma 10.000 TL dışarıdan bir fon girişi sağlamış ve ilgili fonları donuk alacakların eritilmesinde kullanmıştır. Toplamda 100.000 TL’lik donuk alacağımız 90.000 TL’ye gerilemiş olsa da bu işlemin bir sonraki dönem tekrar edeceğine dair bir garanti yoktur. Halen 90.000 TL donuk bir bakiyedir.

Dikkat edilmesi diğer bir noktaki bazı kitaplar/yazılar bu noktada çok fazla yanılır. Aşağıdaki tabloda gördüğümüz mizan kaydına göre alacağın tahsil edildiği yorumunu yapabilir miyiz ?

120 Alıcılar

Kümülatif Borç Bak.

Kümülatif Alacak Bakiye

Bakiye

X Şirketi

1.000.000,00

900.000,00

100.000,00

Hayır !!! Her zaman mizandaki bu durum alacağın tahsil edildiği anlamına gelmez. Aşağıdaki muhasebe kaydını inceleyelim;

121 Alacak Senetleri

900.000 TL

X ŞirketiC/H alacağı için yapılandırma nedeniyle  3 yıl vadeli senet alınması

120 Alıcılar

900.000 TL

 

Muhasebe kaydı sonucunda 120 Alıcılar hesabında X şirketinin 900.000 TL tutarındaki alacağı için senet alınmış, ilgili tutar muhasebe kaydı ile 120 Alıcılar hesabından 121 Alacak Senetleri hesabına aktarılmıştır. Üstelik örneğimizdeki muhasebe kaydının açıklanmasında “yapılandırma” nedeniyle 3 yıl vadeli senet alınması yazmaktadır. Yani asıl alacağımızın tahsilatında bir sorun yaşanmış olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Yapılandırma yapsakta sonuçta ödenip ödenmeyeceği belli olmayan bir alacağımız bulunmaktadır.

Yukarıdaki tip durumlara özellikle müşterileri ile çek/senet ile çalışan şirketlerde sıklıkla rastlanabilir. Örnekte yapılandırma örneği verilmiştir. Ancak genelde çek/senet karşılığı da olsa bir satış yapıldığında ilk olarak muhasebe kaydı “120 Alıcılar” üzerinden yapılır. Daha sonra çek/senet alındığında ilgili hesap alacaklandırılarak tutar 101 Alınan Çekler yada 121 Alacak Senetleri hesaplarına aktarılır. Bu nedenle analiz ederken hiçbir durumda kesin bir yargıya varılmaması gerekir.

Ek Bilgi : Düzenli muhasebe tutan bir işletmede eğer çek/senet karşılıksız çıkarsa genelde o tutar 120 Alıcılar hesabına yeniden aktarılır. (Ancak her zaman değil tabiki.)

Mali tablolarda donuk alacak düzeltmeleri :

  • Donuk alacaklar analizci tarafından genelde özkaynaklardan indirilir (banka yada diğer analiz sistemlerinde tek düzen hesap planından ayrı bir hesap genelde kullanılmaktadır. Tüm özkaynak toplamından indirim yapılır).
  • Her donuk alacak şüpheli hale gelmiş olmayabilir. Özellikle bazı ülkelere yapılan ihracatlarda fatura başka bir şirkete kesilirken, ödeme başka bir şirketten gelebilir. Genelde gelişmemiş ülkelerden doğan bu tür sorunlar ülkemizdeki şirketleri gelen fonları farkı şekilde muhasebeleştirmelerine neden olabilmektedir. Genellikle ortaklara borçlaryada alınan avanslar hesabı kullanılır. Bu durumun tespiti halinde donuk alacak mahsubunun ortaklara borçlar/alınan avanslardan yapılması daha doğru olacaktır.
  • Yukarıda anlatılan kur farkı nedeniyle yabancı para alacaklardaki donuk bakiyeler aynı zamanda kambiyo kar/zarar hesaplarını direk olarak etkilediğinden döneme tekabül eden kur farklarının dönem karından, gelir tablosundan kur farkının çıkartılması/eklenmesi ve ilk anapara bakiyesinin ise özkaynaklardan tenzili daha sağlıklı bir sonuç verecektir.
  • Eğer döneme tekabül eden bir şüpheli alacağın varlığını tespit edersek, ilgili alacak için karşılık ayırmak ve özkaynaklar yerine dönem karından indirilmesi gelir tablosunun son halinin görülmesi açısından daha yine daha doğru olacaktır.

Donuk alacaklarda genel olarak dikkat etmemiz gerekenleri yukarıda özetledik. Peki alacak kalitesinin ölçümünde başka hangi verilere bakabiliriz ?

2)  ŞÜPHELİ ALACAKLAR

İlgili hesapta adı üzerinde tahsili şüphele hale gelen alacakların izlendiği hesaptır. Ancak VUK’a göre düzenlenen tablolarda ilgili müşteriler hakkında yasal işlem başlatılmış olması gerekmektedir. İlgili veriler bizim için kesin bir veri niteliği taşımakta olup, ilgili tutardaki artışlardan rahatlıkla alacak kalitesi ile ilgili çıkarım yapabiliriz.

3)  MÜŞTERİ YOĞUNLAŞMASI

Genel olarak tek yada birkaç müşteri üzerinde yoğunlaşma çok fazla tercih edilmez. Müşteri yapısının tanecikli olması tercih edilir. Yoğunlaşma olması halindeki durum hem tahsilatlarda yaşanacak bir sorunda nakit akışın etkilenme riskini artırabilir hem de pazarı kaybetme riski oluşturabilir. Eğer müşteri yapısı tanecikli bir yapıdaysa ilgili riskler daha tolere edilebilir düzeydedir. Şöyleki tüm giderler çıkarıldığında %10 kar marjı ile çalışıldığını varsayalım. Eğer %30 yoğunlaşılan bir müşteri varsa bir anda ordaki alacak kaybının nakit akışta ciddi bir soruna neden olabilme ihtimali bulunmaktadır. Ancak %5 yoğunlaşma yaşanılan bir müşterideki alacak kaybı ise diğer müşterilerden sağlanan karlarla tolere etme durumu yüksek olasılık dahilindedir. İkinci durum nakit akışta bozulmaya yol açmadan sadece karı azaltabilecek düzeyde kalabilir.

4)  ALACAKLARIN TEMİNATLI OLMA DURUMU

Ticari alacaklar; teminat mektubu, ipotek, müşteri çeki, alacak sigortası, yurtdışında akreditif vb. ile teminatlandırılarak şüpheli hale gelme riskleri azaltılabilir. Genellikle büyük ölçekli kurumsal şirketler 1/1 teminatlı yaparken, daha küçük ölçekli ama teminatlı çalışan şirketler riskin üçte birine kadar yada ne alınabilirse diye teminatlandırma yapabilir. Eğer alacaklar sigortalıysa ve müşteri sigorta limitleri dahilindeyse tamamiyle tahsilat riski ortadan kaldırılmış olabilir. Müşterisinden müşteri çeki alınıyor, yani en az iki ciranta bulunuyorsa tahsilat riski yine borcun en az iki şirket/işlemenin sorumluluğunda olması dolayısıyla azaltılmaktadır. Bu tip durumların tamamı alacak kalitesi değerlendirilirken göz önüne alınmalıdır. Bazen şüpheli gözüken bir alacak, teminatlı bir yapıdaysa sadece yasal prosedürler nedeniyle vadesinden önce tahsil edilemez, varlık niteliğini ise kaybetmez.

5)  SATIŞ YAPILAN ÜLKELER

Satış yapılan ülkeler hem pazar hemde tahsilat riski açısından önem arz etmektedir. Örnek olarak az gelişmiş yada içerisinde karışıklık bulunan, dönemsel olarak ilişkilerinin bozulduğu ülkelere yapılan vadeli satışlar daha fazla tahsil edilememe riski arz etmektedir. Bu nedenle Firma’nın riskli gözüken ülkelere satışları, ilgili ülkelerdeki yoğunlaşma durumu önem arz etmektedir. Deneyimler genellikle AB ülkeleri ve ABD, Kanada gibi gelişmiş ülkelere yapılan satışlarda tahsil edilmeme oranının İran, Irak, Libya vb. ülkelere oldukça düşük düzeyde olduğuna işaret etmektedir.

6)  KKB ÇEK RAPORLARI

Eğer KKB çek raporunu alma imkanımız varsa, ilgili raporun en alt kısmında müşterinin alacaklı olduğu çeklere ilişkin tahsil oranı ve karşılıksız çek tutarları bulunmaktadır. Bu durum alacak kalitesinin değerlendirilmesi açısından oldukça önemli bir veridir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta müşterinin karşılıksız çıkan çek(ler)inde ara cirantaların olup olmamasıdır. Müşteri ilgili alacağı diğer cirantalardan talep edebilir. Bu durumu KKB çek raporundan izlememiz mümkün değildir. Bu nedenle KKB çek raporundaki karşılıksız çek tutarını direk özkaynaklardan indirmek, mizan incelemeden ve çeklerin niteliğini tespit etmeden doğru olmaz.

7)  MÜŞTERİ ANALİZLERİ

Özellikle ülkemizin genel olarak gerçeği büyük ölçekli kurumsal şirketlerden olan alacakların tahsili çok daha rahat yapılması ve genelde belirli bir düzenin bulunduğudur. Genel olarak otomotiv yan sanayinde bu durumun tahsilat açısından rahatlığına sıkça rastlanır. Bu nedenle bir Firma ne kadar çok kurumsal şirket ile çalışıyorsa, alacak kalitesinin daha yüksek olduğu kanısına varılabilir. Ayrıca kurumsal nitelikte büyük ölçekli olmamasına rağmen bölgede bilinirliği ve önemi yüksek olan, yada itibar ve mali gücünden emin olduğumuz daha küçük ölçekli şirketlerin müşteri portföyündeki varlığı da alacak kalitesine daha olumlu bakmamıza olanak sağlayabilir. Bu durumun tersi olarak müşteri portföyünde kesin bir alacağın şüpheli hale gelme durumu olmasa dahi moralitesi yada mali yapısı bozuk olan şirketlerin bulunması, ilerki dönemdeki alacak kalitesine negatif bir bakış açısı getirebilir, hatta şimdiden çıkabilecek olumsuzluklara önlem alınmasını sağlayabilir. Bu nedenle müşteri analizleri yapmak alacak kalitesi değerlendirmesinde olmazsa olmazlardan birisidir.

8)  İSTİHBARAT SORGULARI

Eğer istihbarat sorgusu yapma imkanımız varsa (Karşılıksız çek, protestolu senet, icra vb.) Firma’nın büyük montanlı çalıştığı müşterileri sorgulamak, Firma müşterilerinin güncel istihbarat durumlarını gözden geçirmek ileride oluşabilecek yada mevcutda oluşan sorunları görmek için (mali verilerin en az 2 ay geriden geldiği varsayıldığında) önem arz etmektedir. Örnek olarak Eylül mizanlarına kadar hiçbir sorun yaşanmayan önemli bir müşterisinin raporunu yaparken çok sayıda karşılıksız çek kaydına rastladığımız bir durum oldu. Ayrıca bankalarında takibe geçtiğini yine sorgulardan öğrendik. Bu durumda o alacağın akıbetinin araştırması analiz için yararlı olabilir.

9) FİRMA’NIN FON YARATMA KABİLİYETİ, NET İŞLETME SERMAYESİ ve ÖZKAYNAK STOĞU

Aslında bu başlık direk alacak kalitesi ile ilgili değil. Tabir yerindeyse atılan taşın ürkütülen kurbağaya deyip değmemesi ile ilgili. Yukarıda bulduğumuz veriler mutlaka fon yaratma kabiliyeti ile karşılaştırılmalı ve alacak tahsilatında olan/olabilecek risklerin Firma’ya ne kadar zarar verme potansiyelinin olduğuna dair yorum yapılmalı. İki ters örnekle yazımızı tamamlayalım;

Borcu bulunmayan ve aktifin %95’ini özkaynaklarla finanse eden Firma’da, %10 düzeyinde ticari alacaklarının şüpheli hale gelmesi Firma’nın sürekliliği açısından ne gibi bir zarara neden olabilir ?

%3 gibi düşük bir kar marjı ile çalışan, peşin alıp, 3-4 ay vadelerle satış yapan ve dönen varlıkların ağırlığını ticari alacaklar oluşturan, özkaynaklar zayıf ve aktifin büyük bölümünü banka kredilerinin ağrılıkta olduğu kısa vadeli yabancı kaynakları ile finanse eden, Net işletme sermayesi yeterliliği düşük olan ve dışarıdan kaynak bulma ihtimali de bulunmayan bir Firma’nın satışlarının %30’nu yaptığı ve toplam alacaklarının %30’nun da tahsil edilememe noktasına geldiğini düşünelim.Sonuç ?

Yukarıdaki analizlerin yapılması bizlere ne katar diye bir soruyla karşı karşıya kalırsak özetle;

  • Firma’nın gerçek alacak tutarını hesaplarız. Bu durum bize likidite rasyolarını ve net işletme sermayesini daha sağlıklı değerlendirilmesi,
  • Müşteriler hakkında sorgu ve analiz yapmamız potansiyel alacak kayıplarını önceden tahmin edilebilmesi,
  • Tek alıcı yada tek Pazar bağımlılığı nedeniyle oluşabilecek risklerin önceden tahmin edilebilmesine, ilgili müşteri/alacak/Pazar kaybı nedeniyle Firma’nın ne kadar etkileneceğini görmemizi ve bu konuda riske göre önlemlerin önceden alınabilmesi (teminat yapısı, tasfiye vb.),
  • Firma karlılığı ile ne kadar tutarda alacak kaybını tolere edebildiği, tahsilatlarda sorun yaşanması halinde nakit akışın ne derecede olumsuz etkileceği,
  • Bakiye göremediğimiz senetli alacakların tahsil durumu,
  • Tahsilat riski karşısında Firma’nın hangi önlemleri alabildiği,
  • Firma’nın risk iştahının ölçülmesi,
  • Fon yaratma kabiliyeti ile karşılaştırıldığında ilgili risk iştahının pozitif ve negatif durumlardaki olası etkileri,
  • Firma ile birlikte müşterilerin de daha yakından tanınması,

vb. kredi kararı başta olmak üzere analizin amacı doğrultusunda faydalı bilgilerin elde  edilmesine olanak sağlayacaktır. Yukarıda anlatıldığı gibi bahsi geçen analizler sadece geçmiş ve bugünün incelenmesinin yanı sıra Firma’nın geleceği hakkındaki öngörülere de ışık tutacaktır.

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

RİSK BAZLI ANALİZ – TEDARİK RİSKİ

Aslında tedarik riskini birkaç cümle özetleyip, likidite riskine geçmeyi planlıyordum. Ancak özellikle bazı sektörlerdeki gelişmelerki çip v...