Bir Firma faaliyet süresince
hangi risklere maruz kalabilir ? Aşağıda Firma’nın kalabileceği belirli başlı
riskleri inceleyerek, yapacağımız analizde ilgili risklerin nasıl analiz
edilmesi gerektiği konusunda yardımcı olmaya çalışacağım. Unutulmasınki
risklerin nasıl oluştuğundan çok incelediğimiz Firma’nın ilgili risklere karşı direnç
noktalarını analiz etmemiz önemlidir. Risk her zaman vardır, ancak Firma’nın o
risk karşısındaki direnç düzeyi önemlidir.
Bir Firma faaliyet süresi boyunca aşağıdaki belirli başlı olarak aşağıdaki risklere maruz kalabilir;
Likidite Riski |
Faiz Riski |
Ülke Riski |
Tedarik Riski |
Kur Riski |
Yoğunlaşma Riski |
Pazar Riski |
Yatırım Riski |
Yönetim Riski |
Parite Riski |
Finansman Riski |
|
Aslında her risk birbiri ile
bağlantılı ve analiz yapılırken nihayetinde likidite riski ile beraber
değerlendirilmelidir. Çünkü en kötü senaryo ilgili risklerin likidite riskini
tetiklemesidir. Likidite riski tetiklenmediği sürece Firma’nın ilgili riskler
dolayısıyla borçlarını ödeyememe ile karşı karşıya kalması beklenmez. Bu
nedenle likidite analizini en sona bırakıp, öncelikle diğer risklerin
değerlendirilmesi konusuna değinmek uygun olacaktır.
Bu yazımızda ülkemizdeki
şirketlerin mali borçlara olan bağımlılığı göz önüne alarak faiz riski ile
konulara başlayacağız.
FAİZ RİSKİ
Faiz riski kavramı genelde
bankalar için kullanılmasına rağmen, ülkemizde şirketlerin önemli bölümünün
büyüme yada rutin işletme sermayesi ihtiyacının karşılanmasında mali yada
ticari borç kullanması, faiz riskinin işletmeler için de önem arz eden bir
unsur olmasında sebep vermektedir. Genel olarak istisnalar olmakla birlikte OBİ
ve KOBİ niteliğindeki şirketlerin bilançosunda aktif “Alıcılar” ve
“Stoklar” kalemlerinden ağırlıklı olarak meydana gelmekte, pasif tarafta
ise “Satıcılar” ve “Banka Kredileri” kalemleri ön plana çıkmaktadır.
Faiz riski dediğimizde sadece
banka kredileri olarak anlaşılmamalıdır. Çünkü işletmeler net kar marjını
belirlerken faiz oranlarındaki yükselişi vade farkı olarak müşterilerine
yansıtmaya çalışır. Eğer faiz riski banka kredilerinden kaynaklanıyorsa bu
durumun karlılık düzeyine olan etkisini “finansman giderlerinden”, satıcı
kredilerinden kaynaklanıyorsaki bu durum ham madde/ürün fiyatlarının yükselişi
anlamına gelir, maliyetlerdeki yükselişten izlenebilmektedir.
Bilanço yapılarında istisnalar ve
sektörüne göre değişmekle birlikte genel olarak bir sektörde nakit kullanımında
iskonto fazla ise krediler ağırlıklı iken böyle bir iskonto yok ise satıcılar
kalemi ağır basar.
Firmaya belirli bir vade olanağı
tanımlayan satıcılar günün sonunda bir bankadan borçlandığından bu borçların
içerisine vade farkı koyar. Yani kredi
faizini sattığı mala yansıtır ki o maliyet doğrudan Firma’ya geçmiş
olur. Özetle faiz riskini banka kredileri ve satıcılar finansmanında yaşanan
maliyet artışının müşteriler ve satışlara yansıtılamaması
durumudur.
Genel olarak bir Firma’nın faiz
riskine bakılırken, gelir tablosunda finansman giderleri ve bilançoda mali
borçlar hesabına bakılmakta ve eğer görece tutar fazla geliyorsa faiz riski
olduğuna kanaitine varılmaktadır. Aslında bu kanı eksik ve yanlış yönlendirme
yapabilir. Faiz riski değerlendirilirken birlikte değerlendirilmesi gereken
hususlar aşağıda verilmiştir;
1) Kullanılan kredilerin değişken/sabit faizli
olması : Eğer Firma’nın kredi
portföyü ağırlıklı olarak sabit faizli kredilerden oluşuyorsa, ödeyeceği
finansman maliyeti bellidir. Kısaca mevcutta kullanılan krediler için faiz
oranlarındaki değişimlere duyarlılığı yoktur/minimum düzeydedir. Yeni
kullanılacak kredilerdeki finansman maliyetini artış olması durumunda müşterisine
de yansıtabiliyorsa, Firma’nın faiz riski olmadığı kanaatine varılabilir. Ancak
kredi portföyünün ağırlığı değişken faiz (en sık rastlanılan rotatif kredi)
oluşturuyorsa faiz oranlarındaki değişime duyarlı bir yapıdan sözedilebilir.
Çünkü özellikle görece uzun vadeli satış yapan Firma’larda faiz oranlarının
vade ortasında satış fiyatına yansıtılması sıkça rastlanan bir durum değildir.
Örnek olarak 9
ay vadeli satış yapan Firma’da, satışın yapıldığı tarihte BCH faizinin %10
olduğunu varsayalım. Firma BCH faizi olan %10 vade farkını satışın
gerçekleştiği tarihte satış fiyatına yansıtmış olsun. Ancak 2-3 ay içerisinde
faiz oranları %17’ye yükselsin ve vade sonuna kadar %17 faiz oranı devam etsin.
Sonuç olarak Firma’nın tahsilatındaki önceki son 5-6 ay içerisindeki maliyeti
ort. %5 civarında artacaktır. Bu durum Firma’nın kar marjına göre değişiklik
göstermekle beraber ilgili satıştan zarar olma ihtimalini de beraberinde
getirecektir. Ancak 9 ay vadeli AET yada Spot kredi kullansaydı bu durum
oluşmayacak, faiz oranları sabit olacağı için herhangi bir maliyet artışı
oluşmayacaktı.
Öyleyse şu sonuca varabilir miyiz
? Değişken faizli kullanılan her kredi için faiz riskinden bahsedebilir miyiz ?
Evet. Faiz riski vardır belki ancak bu riskin düzeyi, Firma’yı etkileme durumu
önemlidir. Bu noktada bakılacak en önemli unsur kar marjıdır.
2) Firma’nın kar marjı : Yukarıdaki örnekte Firma’nın değişken faizli kullandırımlarda finansman maliyeti %10 seviyesinden %17 düzeyine yükselmişti. Ortalama faiz maliyetini de %15 olarak kabul etmiştik. Örnek olarak Firma satıştan önceki hesaplamaya göre %4 düzeyinde net kar marjıyla satış yapıyorsa, bu durum zarara neden olmaktadır. Ancak Firma’nın %35 gibi yüksek bir faaliyet kar marjıyla satış yaptığını düşünelim. Ortalama finansman maliyetindeki 5 puanlık bir artış, Firma’nın genel karlılık düzeyinin olumlu görüntüsünü değiştirmeyecek, sadece net kar oranı düşecektir. Halen yeterli karlılık performansı sergileyen Firma’nın faiz oranlarındaki değişime duyarlı olması ve faiz riski nedeniyle likidite riskinin tetiklenme olasılığından bahsetmemiz hatalı olacaktır.
Özellikle sektörler itibarıyla faiz riskinin
değerlendirilmesi gerekmektedir. Örnek olarak net kar marjı %2-4 düzeyinde
seyreden bir sektörde bahsi geçen %5 puanlık artış önemli
bir riske işaret ederken, çok fazla kredi kullanmayan yada kar marjı yüksek bir sektörde bu oran sadece Firma karlılığını kısmen azaltabilecek düzeyde
olabilir. Ayrıca düşük kar marjıyla çalışan Firma’larda, bu durum mali
borçların aktif finansmanındaki etkinliği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Kısaca her Firma ayrı bir dünyadır. Bu yüzden her Firma’nın özelinde riskin
ölçülmesi ve genel karlılık performansı ile karşılaştırılması gerekmektedir.
3) Faiz Riskinin düzeyi hakkında bilanço verilerinden nasıl bilgi sahibi olunur ?
- Yoğun banka kredisi kullanan Firma’larda eğer genel faiz oranları yükseliyor, finansman giderleri artıyor ancak Firma’nın EBİTDA’sı aynı oranda/daha fazla yükseliyorsa, bu durum maliyetlerin gerilediğini ve Firma’nın faiz oranlarındaki yükselişi müşterilerine yansıtabildiğini göstermektedir.
- Yoğun banka kredisi kullanan Firma’larda eğer genel faiz oranları yükseliyor, Firma’nın finansman giderleri artıyor ancak Firma’nın EBİTDA’sı sabit kalıyor/düşüyor ise, bu durum Firma’nın faiz oranlarındaki yükselişi müşterilerine yansıtamadığını, maliyetlerin sabit kaldığını yada yükseldiğini ve faiz riskinin hissedildiğini göstermektedir.
- Satıcı Kredisi ağırlıkta kullanan ve tedarikçileri tarafından piyasa faiz oranları baz alınarak faiz yada vade farkı olarak ürün fiyatları belirleniyorsa, bu durumda EBİTDA’nın aynı kalması, satıcı kredilerindeki faiz/vade farkı oranlarındaki yükselişi müşterilerine yansıtabildiğini göstermektedir. Eğer EBİTDA da düşüş görünüyorsa bu sefer riskin hissedildiğinden bahsedilebilir.
4) Kısa Vadeli Mali Borç / Net Satışlar Oranı :
Eğer Firma büyüme projeksiyonu içerisindeyse kısa vadeli mali borçlarda
nominal yükseliş olmasına rağmen büyüme oranının gerisinde bir yada aynı
düzeyde bir artış normal karşılanmalıdır. Ancak büyüme oranının üzerinde yada
büyüme olmamasına hatta küçülme yaşanmasına rağmen mali borçlarda yükseliş
görülmesi Firma’nın faiz riski ile karşı karşıya kaldığına bir işaret olabilir.
İlgili durum yukarıdaki faktörlerle beraber değerlendirilmelidir.
5) Peki en kötü senaryo nedir ? En kötü
senaryo borcun daha yüksek faizli borç ile kapatılarak yüzdürülmeye
başlanmasıdır. Bu durum kısa süreli nefes alma imkanı sağlamasına rağmen
Firma’nın nakdini yavaş yavaş tüketir. Genelde Firma’nın faiz riski nedeniyle
nakde ihtiyaç duyduğunu anlayan finans kuruluşları yeni krediler için daha
yüksek faiz talep almaya başlar. Genel faiz oranlarındaki artış yada başka
sorunlarında baş göstermesi (alacak kalitesindeki sorun yaşanmaya başlaması
gibi.) bu durum finansman gideri kaynaklı dönem zararları ile Firma’nın kalan
sermayesini bitirir ve likidite riskini tetikler.
Özet olarak faiz riskinin
ölçülmesi her Firma’nın kendi özelinde değerlendirilmesi esas olup; mevcut kar
marjları, kullanılan kredilerde değişken faizlerin yoğunlaşma durumu, mali
verilerde EBİTDA – finansman gideri ilişkisi, mali borçların nasıl kapatılmaya
çalışıldığı dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardır.
Peki işletme sermayesi finansmanında önemli oranda banka kredisi kullanan Firma’larda özellikle faiz oranlarında yükseliş eğilimi görüldüğü durumlarda faiz riskini azaltması için yapılması gerekenler nelerdir ?
- Vadeli satış yapılan müşteriler ile vadeler daraltılmalı
- Yansıtabildiği sürece finansman maliyetleri müşterilere yansıtılmalı
- Ticari kredi ürünlerinden spot başta olmak üzere sabit faizli kredilere ağırlık verilerek değişken faizli kredi kullanımı azaltılmalı
- Eğer satıcı kredilerde tedarikçilerin imkan yaratması halinde vadeler uzatılmalıdır.
Eline sağlık.👍
YanıtlaSilEline ve emeğine sağlık üstat
YanıtlaSil