25 Mayıs 2021 Salı

RİSK BAZLI ANALİZ - FİNANSMAN (KAYNAK TEMİN) RİSKİ (1)

 

Ülkemizdeki Firmaların bilançoları incelendiğinde büyük bölümünün kendi kaynakları ve yarattığı fonlar ile faaliyetlerini devam ettirmedikleri bilinmektedir. Bu durumun çeşitli nedenleri olmakla beraber özellikle rutin işletme sermayesi ve büyüme finansmanlarında yoğun yabancı kaynak kullanımı bulunmaktadır. Firmaların ilgili süreçte faaliyetlerinden sağlanan fonlar ile borç ve edimlerini yerine getirememeye başlamaları yada ek finansman yükü getirebilecek bir gelişme ile karşılaşmaları durumunda, esas faaliyet döngüsü dışındaki kaynaklardan sermaye veya sermaye benzeri fon aktarımı ya da yabancı kaynak temini gerekecektir. Eğer Firmaların ihtiyacı olan nakdi faaliyet döngüsü dışı kaynaklardan da sağlayamaması durumunda finansman riskinin etkileri hissedilmeye başlanacak ve likidite riski tetiklenecektir.

Peki bahsi geçen dış kaynaklar yani finansman kaynakları nelerdir ? Finansman riski olup olmadığı nasıl analiz edilmelidir ?

Finansman riskini anlatırken ve bahsi geçen kaynakları ikiye ayırmak doğru olacaktır. Bunlar yabancı kaynaklar (banka kredileri, satıcı kredileri, alınan avanslar vb.) ve Sermaye Nitelikli Kaynaklar (Faaliyetlerde kullanılmayan varlıklar, ortak varlıkları, iştirak varlıkları vb.) oluşmaktadır.

Genelde Firmalar tarafından ihtiyaç halinde en fazla kullanılan yabancı kaynak türü  banka kredileridir. Bu yazıda ağırlıklı olarak finansman riski kapsamında finans kuruluşlarından fon sağlama kabiliyetini ve kullanılabilir limit analizini anlatmaya çalışacağım. Ayrıca avanslı çalışma ve tedarikçiler nezdindeki kredibilite ile yabancı kaynakların finansman riski değerlendirilmesindeki rolüne değineceğim.

Yabancı Kaynaklar - Finans Kuruluşlarındaki Kullanılabilir Limit Analizi

Ülkemizdeki Firmaların gerek işletme sermayesi, gerek büyüme, gerek yatırım gerekse zarar finansmanlarında en fazla başvurduğu kaynak banka kredileridir. Finans kuruluşlarından fon bulma yüksek olan Firmaların karşılaşılan çeşitli olumsuzluklar yada yatırım/büyüme finansmanlarında ihtiyacı olan nakdi sağlayabileceği ve likidite üzerindeki negatif etkinin önüne geçebileceği varsayılır. Bu kapsamda genelde memzuc yada KKB verilerinden Firmaların limit-risk bilgilerine ulaşılarak bir kanıya varılmaya çalışılır. Ancak sadece limit boşluğuna bakılması hatalı değerlendirmelere yol açabilir. Asıl önemli olan limit boşluğu değil, kullanılabilir limitlerdir. Kullanılabilir limit kavramını aşağıdaki şekilde açıklamaya çalışalım.

Bankalar Firmalara bir limit açar. Teminatını alır ve çalışmaya başlar. Özellikle kurumsal işletmelerde teminatsız kredi olabileceği gibi genelde ise bankalar müşterileri ile teminatlı çalışır ve müşteriler tarafından teminata en çok kefalet, müşteri çekleri yada gayrimenkul ipotekleri verilir. Açık kredi yada kefalet karşılığı limit açılması halinde bankalardan fon bulma kabiliyeti kolaylaşır, çünkü açık kredi yada kefalet karşılığı kullandırılan kredilerde genel kredi sözleşmesi imzalarında eksik yoksa finans kuruluşlarından kredi herhangi bir maddi teminat olarak gösterilmeden hızlı bir şekilde kullanılabilir. Müşteri çekleri genelde faaliyetlerin sonucu olarak Firmaların müşterilerin aldığı çekleri bankalara ciro etmesi ve teminat olarak göstermeleri ile olur. Her Firma faaliyetlerinden çek yaratamaz yada  her çek teminata kabul edilecek diye bir durum söz konusu değildir (keşideci olumsuzlukları, yoğunlaşma vb. nedenler çekler teminata alınmayabilir) Gayrimenkullerin ipotek olarak gösterilmesi ise genelde ortak yada Firmaların üzerindeki gayrimenkul varlıklarının teminat gösterilmesi ile oluşur ve genelde bu varlıklar sınırlıdır. Yine her gayrimenkul teminata alınabilecek diye bir durum bulunmamaktadır (satış kabiliyetinin düşük olması, üzerinde olumsuz takyidat bulunması vb.).

Bankalar limiti direk kefalet, yada ipotek/GMÇS olarak açmayabilir hatta büyük bölümünde açmazlar. Teminatlandırma bir şarta bağlanır. Örnek olarak “1.000.000 TL’ye kadar kefalet üzeri için asgari risk kadar ipotek yada müşteri çeki şartı ile çalışılacak olup, toplam limit 10.000.000 TL olacaktır”  şeklinde bir limit tebliği yapılır. Hatta tebliğe “Nakdi kredi limiti 3.000.000 TL, gayri nakdi kredi limiti 10.000.000 TL, toplam limit 10.000.000 TL gibi şartlarda eklenebilir, bu şartlar daha özele inebilir.  KKB ve memzuc verilerine Firma limiti 10.000.000 TL olarak yansıyacak olup (memzuc verilerine banka bildirimlerine göre 13.000.000 TL olarak da yansıyabilir) bu durum sağlıklı bir limit göstergesi olmayacaktır. Örnek olarak bahsi geçen Firma’nın 1.000.000 TL nakdi riski olsun, KKB ve memzuc verilerinde 9.000.000 TL limit boşluğu görülecek, Firma’nın limit boşluklarını inceleyen kişiler bankalardan yeterli bir fon bulma kapasitesi izlenimi alacaktır.

Ancak  Firma faaliyetlerinden müşteri çeki üretemiyor, gerek Firma gerekse ortakların teminat gösterilebilecek herhangi bir gayrimenkul varlığı da bulunmuyorsa ?

Sorunun cevabı aslında çok basit. Firma’nın memzuc yada KKB verilerinde 9.000.000 TL olarak limit boşluğu kullanılamaz durumdadır. Firma’nın gerçek yani kullanılabilir limiti 1.000.000 TL olup, zaten tamamı kullanılmıştır. Kalan limit boşluğu atıl bir limittir. Oluşabilecek bir ihtiyaçta Firma ilgili bankadan herhangi bir fon sağlayamaz.

Özetle Firma’nın bankalardan fon bulma kapasitesini ölçmek istiyorsak mevcut bankalardaki limitlerini, teminat şartları ile ve kullanım durumu ile beraber değerlendirilerek, teminata verilen/verilebilecek müşteri çeki, gayrimenkul varlıkları vb. tespit edip mevcut yatırım, büyüme projeksiyonu, yada oluşabilecek hesaplanamayan giderlere karşı fon ihtiyacını karşılama düzeyini ölçmemiz gerekecektir. Özellikle büyüme finansmanında daha önceki yazılarda ayrıntılı olarak anlatılan operasyonel net işletme sermayesini kullanıp, hedeflenen ciroya ulaşılmasının mevcut finansman kaynakları ile sağlanıp sağlanamayacağı konusunda önemli fikir verebilecektir.

Sonuç olarak Firma’nın kullanılabilir limitinin ne kadar yüksekse, faaliyet içi yada dışı oluşabilecek risklere karşı fon bulma kapasitesinin o kadar yüksek olduğu ve finansman riskinin kompanse edilebilir düzeyde olduğu kanısına varabiliriz.

Ancak her durumda kullanılabilir limitlerde yeterli olmayabilir. Özellikle yatırım sürecinde olan Firmalarda uzun vadeli fon ihtiyacı ön plandadır. Uzun vadeli çalışma koşulları yada yatırım kredilerin kullanımındaki tebliğ şartları farklı olabilir. Yani bir Firma kısa vadedeki şartları uzun vadede kullanamayabilir. Kısa vadeli krediler için 1.000.000 TL’ye kadar kefalet üzeri için müşteri çeki şartı bulunurken, uzun vadeli kredilerdeki şart tamamen ipotek karşılığı olabilir. Yada banka tarafından uzun vadeli kredibilite imkanı sağlanmayabilir. Bu durumda analiz de dikkat edilmesi gereken bir husus olup, getirisi orta veya uzun vadede alınabilecek bir yatırımın kısa vadeli yabancı kaynaklarla finanse edilmesinin likidite açısından büyük bir risk arz etme potansiyeli taşıması, göz ardı edilmemesi gereken bir husustur. Sonuçta yatırım finansmanında uzun vadeli fon bulmada yaşanabilecek sorun sonrası kaynak temin riskinin likidite riskini tetikleme potansiyeli ortaya çıkacaktır. Bu durumu yatırım riskinde daha ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.

Son olarak Burada dikkat etmemiz gereken diğer bir husus, ülkemizde sayıları nispeten daha az olmakla beraber faaliyetlerini özkaynak ile çeviren, bankalarla kredili çalışması bulunmayan, oldukça sağlam mali ve karlılık yapısına sahip Firmaların durumudur.  İlgili Firmalar bankalarda limitlerinin bulunmaması demek, acil bir kısa vadeli ihtiyaç yada yatırım sürecinde finans kurumlarından fon bulamayacağı anlamına gelmez. Finans kuruluşlarına başvurmaları halinde oldukça kısa sürede ihtiyaç duyduğu limiti sağlayabilirler. İlgili Firmaların finansman riski varmış gibi gösterilmeleri hatalı bir analize neden olacaktır. Bu durumla karşılaştığımız takdirde mevcut mali yapıları mutlaka göz önünde bulundurulmalı, ayrıca analizde mutlak doğrunun bulunmadığı her zaman hatırlanmalıdır.

Satıcılar Nezdindeki Kredibilite ve Avanslı Çalışma  

Bir başka finansman kaynağı satıcı kredileridir. Yani Firma’nın ticari borçlarıdır. İlgili ticari borçların vadesi ne kadar uzun olursa Firma finansal açıdan o kadar kolay rahat hareket edebilir. Örnek verirsek, 8 ay vade ile ürün tedarik edip, ortalama 2 ay vade ile satan bir işletmeyi baz alalım. İlgili işletmenin banka kredisi ihtiyacı oldukça sınırlı düzeyde meydana gelmekte, olağan şartlarda faaliyet döngüsünü sorunsuz sürdürülebilecek finansman kaynağına sahip olduğu izlenmektedir. Tabi burada önemli nokta tedarik sürecindeki vade farkı oranlarının peşin alıma göre, kredi faiz oranları da ile de kıyaslandığında ne kadar avantajlı olduğudur. Ancak ne olursa olsun, bir Firma’nın tedarikçileri ile uzun vadelerle çalışma imkanının bulunması, finansman riskini azaltan, aynı zamanda itibarını da arttıran önemli bir unsurdur.

Bir diğer yabancı kaynak olarak nitelendirebileceğimiz kaynak müşterilerden alınan avanslardır. Maliyetsiz fon kaynağı olarak nitelendirilebilecek avanslar genelde projeli işlerde alınmakta, bazı Firma’lar ise çalışma şartı olarak ortaya koymaktadır. Firma alınan avanslar ile birlikte kendisine maliyetsiz yada düşük maliyetli finansman yaratabildiği gibi, aynı zamanda mal teslim sonraki alacağın da bir bölümünün tahsil edilememe riskini bertaraf etmektedir. Bu nedenle avans alarak çalışılması olumlu olarak değerlendirilmektedir.

Bir Firma’nın satıcı kredilerinde uzun vadelerle çalışma imkanının olması yada avanslı çalışılması olumlu olarak değerlendirilirken, peşin/kısa vadeli çalışması yada avans alamaması olumsuz değerlendirilmemelidir. Çünkü piyasa bankalardan farklı bir değişkene sahiptir. Sonuçta ticaretin gerçekleştiği yer piyasadır. Peşin alım - vadeli alımda iskonto oranları dolayısıyla Firma uzun vadeli borçlanmak istemeyebilir yada uygun faiz oranından kredi ile stoklarını finanse etmek isteyebilir. Sektördeki rekabet koşulları ve işi almak amacıyla avanslı çalışmayabilir. Bu ve bunun gibi etmenler vadelerde/çalışma koşullarında farklılık arz etmesine neden olabilir. Ayrıca her müşteri/tedarikçi ile aynı koşullar ile çalışılmayadabilir. O yüzden piyasadaki çalışma koşullarının mutlaka diğer değişkenler ile analiz edilmesi ve direk kanıya varılmaması gerekmektedir.

Yukarıdakiler haricinde de Firma’ların başka finansman kaynakları olabilir. Mesela özellikle akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde intifa gelirleri bunlardan biridir. Yine avanslar benzeri Firma intifa gelirleri ile maliyetsiz bir fon elde eder ve kullanır.

Son Söz

Sonuç olarak bir Firma’nın bankalarda yeterli kullanılabilir limitinin olması, yatırım dönemlerinde uzun vadeli kredi bulabilmesi yeterli teminat gücüne sahip olması, tedarikçilerle uzun vadeli çalışabilmesi, maliyetsiz fon olarak avans alabilmesi Firma için olumlu değerlendirilmekte ve finansman riskini tolere eden önemli unsurlar olarak ön plana çıkmaktadır. Bir sonraki bölümde örneklerle sermaye ve sermaye nitelikli fonlar ile finansman riskinin analizini anlatmaya çalışacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

RİSK BAZLI ANALİZ – TEDARİK RİSKİ

Aslında tedarik riskini birkaç cümle özetleyip, likidite riskine geçmeyi planlıyordum. Ancak özellikle bazı sektörlerdeki gelişmelerki çip v...