24 Ocak 2022 Pazartesi

RİSK BAZLI ANALİZ – TEDARİK RİSKİ

Aslında tedarik riskini birkaç cümle özetleyip, likidite riskine geçmeyi planlıyordum. Ancak özellikle bazı sektörlerdeki gelişmelerki çip ve lastik sektöründe yaşananlar bunlara güzel iki örnek, ilgili riskin de önemini artırdı diye düşünüyorum. Bu yüzden tedarik riskini biraz daha uzun tutmaya karar verdim. Elbette bu yazıda akademik düzeyde tasarlanan tedarik zinciri yönetimine girmeyeceğim. Sadece şu ana kadar yaşanmış, yaşanmakta olan ve ileride yaşanabilecek risklere ve ilgili risklerin tüm risklerde olduğu gibi likiditeye olan etkisine değinmeyi planlıyorum.

Orta ölçekli otomobil lastiği konusunda üretim yapan bir şirketimiz olduğunu varsayalım. Firma’mız ana ham maddesini oluşturan kauçuk’u yurtdışından mesela Çin’den ithal etsin. Yaklaşık 5-6 yıldır sorunsuz çalışıyoruz. Ham madde yurtiçinde üretilmiyor. Dünyada da sayılı bölgede var. Tam 1 yıl önce yatırımımızı tamamladık. O gün finans müdürümüz finansal tablolarımızı sundu. Uzun vadeli kredi borcumuz devam ediyor. Yatırım öncesinde cironun ilk 1,5 kat artacağını öngörmüştük. Kredi borçlarını ödememiz için ise cironun 1,25 kat artması yaptığımız hesaplamalarda yeterliydi. Şu an için hedefler tuttu. Bu sene sonunda ise baz yıla göre 2 kat artırma hedefimiz var. Müşteriler ile bağlantılar kurduk, hatta ana sanayi üreticilerinden biriyle yüklü bir sözleşmede yaptık.

Ertesi gün ham madde aldığımız Çin’deki şirkete siparişimizi geçiyoruz. Ancak mailimize yanıt gelmiyor. Saat farkı dedik, 1 saat sonra bir daha deniyoruz. Sonunda bir mesaj geldi ancak mesajda “Elimizde şu an için bu büyüklükte bir siparişi karşılayacak stoğumuz bulunmuyor” yazıyor. Nasıl olur bu ? İlgili şirket daha bir hafta önce ana sanayi üreticisi ile yaptığımız anlaşma sonrası bize her konuda destek vereceğini söylemişti. Sinirleniyoruz ve hemen diğer tedarikçiyi arıyoruz. Ondan da aynı yanıt. Sonra satın alma müdürü tedirgin bir şekilde, elinde bir çıktı ile geliyor. Kağıtta yazanı tercüme ediyoruz “Kauçuk ağaçlarında hastalık tespit edilmiş, kauçuk üretimi ¾ oranında düşecek.”

Bu durum bizim için 3 ana sorun anlamına geliyor.

1.’si bu seneki ciroyu geçtik, borçlarımızı ödemek için gerekli olan ciroyu elde edebilecek miyiz ?

2.si ham madde fiyatlarındaki artış bizi ne kadar olumsuz etkileyecek, büyük üreticiler ile rekabette aradan sıyrılıp ham madde fiyatlarındaki yükselişi satış fiyatlarına yansıtabilecek miyiz ?

3. Sorun, müşterilerle yaptığımız yazılı anlaşmalarda gerekli miktarda ürünü teslim edemezsek cezayi şart nedir ? Bizi finansal açıdan ne kadar zorlayacak ?

Daha sonra sorular daha çok sorunu beraberinde getiriyor. X şirketinin siparişini iptal etsek, onu Y şirketine kaydırsak, X şirketi bir daha bizimle çalışır mı ? Bu arada ciro borçlarımızı ödeyebilecek sınırın altına geriliyor, diğer bankalar bize destek sağlayacak mı ? Ham maddeye %50 geliyor, ancak büyük üreticiler zammı %30’da tuttu. Bizde rekabet için ancak o kadar yapabiliriz, peki EBİTDA’damız da azalacak. İşte size tedarik riskinin tetiklediği bir likidite krizi….

Tedarik riski sadece yukarıdaki gibi doğal sorunlar nedeniyle çıkmayabilir. Mesela ham maddemiz dışa bağımlı olsun ülkemizdeki döviz kurlarında olağandışı bir yükseliş görülsün. Elimizdeki yerel para birimi ile eskiden 50 birim mal alabilirken, şimdi 25 birim mal alabilecek durumda olalım. Bu durum yine üretimin düşmesi anlamına gelecek ve yukarıdaki sorular yine sorulmaya başlanacak.

Tedarik riskinin başka bir yönü tedarik zincirlerindeki kopma ile beraber oluşabilir. Örnek olarak birkaç ay önceki Süveyş kanalında yaşanan gemi krizi nedeniyle ham maddelerin zamanında ulaşamaması ve navlun fiyatlarında artış yaşanması gibi.

Bir otomotiv ana sanayi üreticisine direk banta girecek şekilde plastik tampon yaptığımızı varsayalım. Çip krizi oldu, bizim ham maddelerimiz arasında çip yok. Ama satışlarımız düşmeye, siparişlerimiz azalmaya başladı. Tek nedeni müşterimizin tamamlayıcı parçalarından birinde sorun çıktı. Aynı gemi içerisinde yüzmek…  

Yada ham maddeyi zorunluluktan yada değil tek bir ülkeden alıyoruz. Mesela Viskos iplik, dünyada tek üretiçisi var. İlgili ülke ile yaşanan bir sorun sonucu ham maddeye ulaşamamaya başladık. Ticaret bir yolunu eninde sonunda bulur ama, bulana kadar dayanabilecek miyiz ? Yada pahalı bir yolunu buldu, bunun maliyetini karşılayabilecek miyiz ?

Tedarik zinciri sonuçta, yukarıda yazılanlarında dışında çok farklı şekillerde bozulabilir. Ben bu yazıyı yazarken, doğalgaz ve elektrik tedariğinde sorunlar var. Sonuç olarak ne olursa olsun, yine aynı noktadayız. Likiditemiz güçlüyse, nakde hızlı dönüşebilecek varlıklarımız yeterli düzeyde ise, kredibilitemiz yüksekse, tedarik riskini kompanse ederek zor zamanları rahatlıkla atlatır, hatta krizden eskisinden daha güçlü bile çıkabiliriz. Çünkü bu şekilde yaşanacak bir krizde, herkesin likiditesini aynı olmayacak, likiditesi ciddi oranda bozulanlar olacak ve onların pazarda kaybettiği boşlukları birileri eninde sonunda dolduracaktır.

Peki tedarik riskinin likiditeyi etkilememesi için ne yapmak lazım ? Risklerin kontrol edilmesi. En kötü senaryolara da hazırlıklı olmak lazım. Hava her gün güneşli olmayacaktır. Yada yanlış yerde yanlış zamanda duruyorsak, bunun farkında değilsek güneş beklediğimiz yerde ve zamanda doğmayabilir…

Likidite riskinde görüşmek üzere…  

1 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

RİSK BAZLI ANALİZ – TEDARİK RİSKİ

Aslında tedarik riskini birkaç cümle özetleyip, likidite riskine geçmeyi planlıyordum. Ancak özellikle bazı sektörlerdeki gelişmelerki çip v...