Özellikle yurtdışındaki bir Şirketin faaliyet raporu incelendiğinde karlılık için sıklıkla EBİTDA vurgusunu görürüz. Faiz, amortisman, vergi öncesi kar (Türkçe’si FAVÖK) anlamına gelen EBİTDA’nınyurtdışında değerlendiriciler açısından karlılık göstergelerinin merkezinde yer aldığı bilinmektedir. Peki, Türkiye’deki şirketlerin analizinde EBİTDA ne kadar önemlidir ? Bize neyi gösterir, neyi göstermez, yada neyi nasıl gösterir ?. Aşağıda bu duruma değinmeye çalıştım.
Öncelikle yurtdışındaki
şirketlerle aramızda bazı temel farklılıklar var (yurtdışı şirketler olarak AB
yada ABD merkezli şirketlerle kıyaslama yapılmıştır). O durumlara EBİTDA’nın
analizlerde nasıl kullanılması gerektiğini daha iyi açıklamak için değinmek
gerekir
- Yurtdışında döviz kurları ülkemizdeki kadar dalgalı değildir. O yüzden bizdeki kadar kur kaynaklı kar/zarar oluşması olasılık dışıdır.
- Enflasyon kıyaslamasında ciddi farklar bulunmaktadır.
- Ülkemizde faiz oranlarında ciddi dalgalanmalar oluşabilmektedir.
- Ülkemizdeki kurumsallaşma düzeyi yurtdışındaki şirketlere kıyasla düşüktür. Bu nedenle şirketler tarafından; rant geliri elde etmek, ortağın şahsi ihtiyacını daha uygun faiz oranıyla karşılamak vb. kredi kullanılarak sağlanan adına ana faaliyet dışında kullanılan yatırımlar bulunmaktadır (gayrimenkul, taşıt vb.).
Şimdi en başa dönersek
EBİTDA bize aşağıdaki durumların net olarak görülmesinde önemli fayda sağlar;
- Şirket faaliyetlerinden yeterli karın sağlanıp, sağlanamadığı
- Faaliyet konusu içerisindeki yatırımlardan karlılık olarak verim alınıp, alınmadığı
- Ham madde fiyatlarındaki dalgalanmaların karlılığı nasıl etkilediği
- Eğer yatırım süreci içerisinde ise, yatırım sonrası karlılık konusunda öngörü sahip olmak için önemli bir göstergedir.
Sonuç olarak gelir
tablosu yada yurtdışındakilerin dediği gibi sonuç tablosunu elimize aldığımızda
faaliyet karı öncesinde amortisman giderleri de yer almaktadır. Amortisman
bilindiği üzere reel bir gider olmayıp, fon çıkışı gerektirmemektedir. Ayrıca
Firma istemezse amortisman ayırmaz. Tamamen birbirinin kopyası olan iki ayrı
şirketin bilançosunu düşünelim. İkisi de aynı tutarda aynı yatırımı
gerçekleştirsin. Aradaki tek fark birinin amortisman ayırıp, diğerinin
amortisman ayırmaması olsun. Bu durum gelir tablosuna ise amortisman ayırmayan
şirketin faaliyet karı yüksek, amortisman ayıran şirketin ise düşük olacak
şekilde yansıyacaktır. Bu yüzden faaliyet karı, EBİTDA ile kıyaslandığında
gerçek performansı daha az gösterecektir.
Ayrıca enflasyonist ortamdaki
ülkemizde amortisman ayırmak ne kadar gerçeği gösterir ?Bu da ayrı bir konu
zaten. Basit bir şekilde 4 yıl önce 50.000 TL’ye alınan bir taşıtın bugünkü
muhasebesel değerinin amortisman sonrası 10.000 TL’ye gerilediğini varsayalım.
Ancak ilgili taşıtın ikinci el olarak güncel piyasa değeri ise 100.000 TL’ye
ulaştığı görülmektedir. VUK’a göre mali tabloları düzenliyorsak, ilgili
amortisman Şirkete vergisel açıdan fayda sağlamakla beraber, taşıtın reel
değerinin ise sadece 1/10’unu göstermemize olanak sağlamaktadır.
EBİTDA’nın içerisinde
faizin olmaması ise özellikle ülkemiz ortamında faaliyet dışı yatırımlar için
kullanılan kredi faizlerini ayıklamamızı sağlar. İlgili maliyetler olmadan bize
net olarak yaratılan fonu gösterir. Peki ya krediler işletme sermayesi
finansmanında kullanılıyorsa ?
Ayrıca EBİTDA şirkete
talip olan alıcılar için oldukça önemlidir. Şöyleki özkaynağınızın güçlü olduğu,
şirketi satın alırken tüm borçları kapatacak mali gücünüz olduğunuzu
varsayalım. İlgili yatırımın ne kadar sürede kendini amorte edebileceği
konusunda EBİTDA’dan daha iyi gösterge olmayacaktır.
Peki EBİTDA özellikle
ülkemiz ortamında bize her zaman doğruyu gösterir mi ?
Ülkemizin bir diğer
gerçeği, şirketlerin borçluluk oranlarının yüksek olması. Borçlanma genelde
banka kredi borçlarından oluşuyor, ilgili borcun maliyeti de finansman
giderleri. Şahsi fikrim kredi kararı verilirken veya şirket satın alması
yapılırken bakış açısının daha farklı olması gerektiğidir.Eğer özkaynağımız
güçlü bir şekilde şirket satın alacaksak sadece EBİTDA’ya bakmamız yeterli
olacaktır. Ancak kredi kararı verirken burada sadece EBİTDA’ya bakılması
yanıltıcı sonuçlar verebilecektir. O yüzden özellikle işletme sermayesi
finansmanında banka kredisi kullanan şirketlerde “EBİTDA-finansman giderleri”ne de
bakılması yarar sağlayacaktır. Tabi eğer faaliyelerden elde edilen fonu net
olarak görmek istiyorsak, varsa faaliyet dışı varlık alımı, faaliyetlere
yönelik yatırım kredileri vb. şeklindeki kredi faizlerinin ayıklanması gerekir.
Bir örnekle daha net
açıklayalım. O an itibarıyla “0” stoğu bulunan ve prensip olarak “0” stokla
çalışan X şirketinin geçmiş dönemde hammadde alımlarını 3 ay vadeli yaptığını
varsayalım. Tedarikçi tarafından sunulan fırsatta ise ham maddeyi 3 ay vade
yerine peşin alırsa yıllık %10 iskonto elde edecek. 3 aylık spot faiz ise %8
olsun, Firma banka kredisi kullanarak ham maddeyi peşin alması durumunda yıllık
%2 kar elde edecek. Firma peşin alırsa maliyetler %10 düşecek, ancak kredi
maliyeti yani finansman gideri %8 artacak. Bu durumda EBİTDA’da bir önceki
döneme göre %10 bir artış olacak, ancak finansman maliyetleri %8 artacak. Net
karda ise %2’lik bir yükseliş olacak. 3 ay sonra kredi faizlerinin %15 düzeyine
geldiğini varsayalım, bu sefer şirket peşin alımdan vazgeçecek, 3 ay vadeli
alacak. %10 iskontodan yararlanmayacağı ve bir önceki dönem yararlandığı için
satış maliyetlerindeki artış EBİTDA’ya yansıyacak, ancak finansman gideri
olmadığı için bir önceki dönemle arasındaki net kar farkı sınırlı düzeyde
olacak. İşte Ülkemizde EBİTDA analizinde yanıltabilen ilk durum bu.
Ülkemizdeki
yaşanabilecek diğer bir durum yine faiz oranlarındaki değişim gibi karlılığı
etkileyebilecek düzeyde olan kur kaynaklı zararlarıdır. Örnek olarak 6 ay stok
devir süresi olan ve satışlarının büyük bölümünü yurtdışına gerçekleştiren,
yurtiçinde ise yine USD’ye endeksli satış yapan bir şirkette ham madde
alımlarında ise düşük maliyetliUSD krediler kullanıldığını varsayalım. Kurlarda
yukarı yönlü bir dalgalanma olduğu ve kur dalgalanmaları başladıktan sonra yeni
ham madde alımı yapılmadığını varsayalım. Şirketin satış fiyatı yükselecek, stokların
kur artışı öncesi alındığı göz önüne alındığında, maliyetlerin ciroya düşecek,
haliyle EBİTDA yükselecektir. Ancak kurlardaki yükseliş kredi maliyetine zarar
olarak yansıyacak, anapara/faiz ödemeleri geldiğinde değerlenen kredi kadar fon
çıkışı yaşanacaktır. Kısaca EBİTDA’daki yükseliş kadar net karlılıkta bir artış
gerçekte bulunmamaktadır.
Peki her kur kaynaklı
zarara aynı şekilde mi bakmak lazım ? Burada kredi vadesinin kısa mı uzun mu
olduğu, uzun vadeli bir kredisi ise kaç yılda ödeneceği, dövize endeksli
satışlarda kur farkı faturası kesilip kesilmediği gibi unsurlar ön planda
olacaktır. Kısaca farklı yönlerden geniş kapsamlı analiz edilmesi gereken
farklı bir konu…
Yukarıdaki örnekte
Şirket ham madde alımlarını YP banka kredileri yerine özkaynakları ile finanse
etseydi EBİTDA bize karlılık performansını net olarak verir miydi ? Normal
şartlar altında tabiki evet. Başka açıdan düşünüldüğünde finansmanı YP krediler
ile sağlarken, satışlar ağırlıklı olarak TL olsun. EBİTDA bu durumda
değişmeyecekti, ancak kur kaynaklı zararlar net karı düşürecek, bu durumda
EBİTDA’nın özellikle kredi kararı verilirken yapılabilecek değerlendirmede
karlılık performansının yorumlanmasında EBİTDA’nın çok fazla bir önemi
kalmayacaktır.
Özetle Ülkemizde EBİTDA
değerlendirilmesi yapılırken;
- Finansal Enstrümanların kullanım şekli ve nitelikleri
- Yoğun kredi kullanımı olan Şirketlerde faiz oranlarındaki dalgalanma
- Yoğun döviz kredisi olan Şirketlerde kurlardaki dalgalanma
- Değerlendiricinin amacı
Önem arz eden
hususlardır.
Sonuç olarak finansal analiz yapılırken her hesap, her rasyo, her gösterge aslında birbirleri ile bağlantılıdır. Parçaları birleştirip, bütünü görmek önemlidir. Ayrıca her Şirketin hikayesi birbirinden ayrıdır. Tabi değerlendiricinin amacı da farklı olabilir. Bu nedenle Firma’nın karlılık düzeyi görülmek istenirse amaca uygun şekilde, farklı açılardan ve ülke koşulları dikkate alınarak bakılması değerlendirici için fayda sağlayacaktır. EBİTDA önemli göstergedir, ama her zaman tek başına, özellikle ülkemiz koşullarında yeterli değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder